Emekli Maaşına İcra Takibi Yapmadan Bankanın Bloke Koyarak Krediyi Kesmesi-Görevli Mahkeme Kararı

YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS: 2014/2414
KARAR: 2014/8123
MAHKEMESİ : …TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …Tüketici Mahkemesi’nce verilen 10/10/2013 tarih ve 2012/133-2013/846 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davalı banka ile müvekkili arasında yaklaşık 20 sene evvel yapmış oldukları bir kredi sözleşmesi bulunduğunu, yapılan kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun tahsili amacıyla davalı banka tarafından hiçbir bildirim yapılmadan müvekkilinin Bağ-kur emekli maaşı hesabına bloke koyularak ve bu hesaptan borcun ödenmesini yaptığı kesintilerle tahsil ettiğini, davalı bankanın kesinleşmiş bir icra takibi olmadan müvekkilinin maaş hesabından bildirimsiz kesintiler yaparak müvekkilini zarara uğratan faaliyetlerde bulunduğunu iddia ederek davalı banka aleyhine 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini ve yapılan blokaj ve kesinti uygulamasına son verilmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı banka tarafından yapılan 6.000,00 TL’lik kesintinin her bir kesinti tutarının kesintinin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının halen bankaya borcu bulunduğunu, takas mahsup hakkının kullanıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, tüm doya kapsamına göre; taraflar arasındaki kredili bankomat kart sözleşmesinin 10. maddesindeki bankaya hesaptan tahsil, rehin, hapis ve mahsup yetkisi veren düzenlemelerin tüketicinin aleyhine olan ve tüketiciyi külfete sokan sözleşme hükmünün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırılmadığı için haksız şart biçiminde olduğu, tüketicinin maaş hesabına konulan blokenin yerinde olmadığı, İİK’nın 83/a maddesi ve 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesine göre davalı bankanın davacının emekli maaşı hesabına koymuş olduğu blokenin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, kredili bankomat kart sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/e maddesinde tüketicinin, “mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi”, 3 (h) bendinde tüketici işleminin “mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi” ifade edeceği, aynı yasanın ikinci maddesinde ise bu kanunun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal veya hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsayacağı belirtilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı banka ile akdettiği kredili bankomat kart sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, 6762 sayılı TTK’nın 4/6. maddesi uyarınca, bankalar ve ödünç para verme işleri kanunlarında tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava sayılacağından, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un uygulanmasını gerektirir bir husus yoktur. Ayrıca, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese de yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
Bu itibarla, mahkemece tüketici mahkemesi sıfatıyla karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS: 2014/1727
KARAR: 2014/8473

MAHKEMESİ : E… 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada E… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/11/2013 tarih ve 2013/158-2013/584 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davacı bankada emekli maaş hesabı bulunduğunu, davalı bankanın 2008 yılından beri hiç bir yasal dayanağı bulunmamasına karşın maaş hesabına bloke koyarak hesabındaki paraları çektiğini, yapılan işlemin 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 121. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek maaş hesabına konan blokenin kaldırılmasına 2008 yılından beri müvekkiline ödenmeyip hesaptan çekilen paralara ilişkin fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere 10000.00 TL’nin el konulduğu tarihten itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında 27.12.2007 tarihli Bireysel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında kredi kullanan davalının bir kısım taksitleri ödemediğini, ihtilafın tüketici kredisinden kaynaklı olması nedeniyle davaya bakmaya Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, aksinin düşünülmesi halinde ise bankacılık işleminden kaynaklanan ihtilaf nedeniyle davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin 8. maddesi gereğince davacının müvekkiline hesaptan tahsil yetkisi verdiğini, bu nedenle yapılan işlemde usulsüzlük bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; özel kanunlardaki istisnai durumlar hariç hiç kimsenin icra yolu dışında kendi alacağını tahsil edemeyeceği, davalı bankanın bu hususta ayrıcalığının bulunmadığı, icra takibi dışında davacıya ait hesaptan kendi alacağını tahsil etmesinin yasal dayanağının bulunmadığı, ancak davacı vekilinin davacının maaşından ¼ oranında banka alacağına mahsuben kesinti yapılmasına rızaya ilişkin kabul beyanında bulunduğu, mahkemenin her iki tarafın çıkarlarını gözetmek durumunda olduğu, davacının bankaya olan borcunu ödemediğinin tartışmasız olduğu, davalı bankanın haksız olarak davacının maaş hesabından kestiği paraların davacıya iadesine karar verilmesi durumunda davalı bankanın takas definde bulunabileceği gerekçesiyle davacıya ait maaş hesabına konan blokenin ¾ oranında kaldırılmasına, davacının alacak isteminin reddine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Dava, bankacılık hukukundan kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davalının görev hususuna ilişkin itirazları reddedilip işin esası incelenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu, 5/2. maddesinde bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin görevi dahilinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı, 5/3. maddesinde ise asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağı belirtilmiştir. Görev hususu kamu düzeninine ilişkin olup yargılamanın her safhasında mahkemece resen gözetilmelidir.

Bu itibarla mahkemece, uyuşmazlığın bankacılık hukukundan kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.